İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kent Tiyatroları şubat ayında yesyeni bir periyoda başladı. 1914 yılından bugüne tiyatro da birinci kere gelenekten gelen bir bayan genel sanat direktörü oldu.
Göreve gelmesinin biraz sancılı olduğunu söyleyen İşsever, “19 Kasım’da kelamlı olarak bildirim edildi vazife fakat dönemin ortasında yani Şubat’ın son haftası mazbatam geldi. Mesken bizim olduğu için benim açımdan farketmiyor. 33 yıldır burdayım ha kırmızı odada oturmuşum ya da pembe oda da fark eder mi?” diyor.
Röportajımız müddetince İşsever’in en çok kullandığı iki söz dikkatimi çekiyor: ‘ev bizim’… O denli ya yıllarını burada geçiren bir oyuncunun meskenidir tiyatro, sahne ise ibadet yeri. Mesleğini hayat biçimine dönüştüren, bir kurumun geleneklerine hürmet duyan ve önemseyen şahıslar her vakit takdiri hak eder. Her ne kadar bizim ülkemizde çıkar ilgilerinin ve şahsa nazaran muamelenin, yaptığı işin önüne geçtiği bugün de böylesine hoş bir oluşuma şahit olmak beni çok memnun etti. Umutlar tekrar maviye döndü.
İBB Lideri Ekrem İmamoğlu’na çok teşekkür ettiğini söyleyen sanatçı, “Evimizin anahtarını bize geri verdi. Bu çok beğenilen oldu ve bütün arkadaşlarımda da olumlu tesir yarattı. Geleneği bilen ve gelenekten gelen birinin burada olmasıyla bu yapıyı hasbelkader dışardan tanıyan biriyle olmak olağan ki çok fark eder. Mehmet Beyefendi çok kıymetli bir direktör hiç kuşkusuz lakin, inanın bana Cumhuriyet’ten eski bir tiyatroyu yönetmek için yalnızca ve yalnızca çok âlâ bir repertuar bilgisi ve tiyatro rejisörü olmak yetmez” diyor.
Sebebini ise şöyle açıklıyor İşsever, “Çünkü kurumları beşerler oluşturuyor buranın kendi sabitleri var. Yani 1914’ten beri aşikâr sabitleri var. Bu sabitleri bilip bunların nasıl işleyeceğini bilen bir beşerle devam etmek doğal ki daha yanlışsız. Artık ben sizin konutunuza, uzaktan bakarım ne hoş biz burada 15 kişi ağırlayabiliriz derim, fakat siz bilirsiniz çatalınızın, bıcağınızın 15 şahsa yetip yetmeyeceğini, siz bilirsiniz konutunuzun kapasitesini.”
Gelenekten gelen birinci bayan genel sanat direktörü olmakla gurur ve memnunluk duyduğu her tutumundan belirli olan İşsever, “Ben hiçbir şeyle övünmem lakin bununla övünürüm. Bu çok kıymetli bir şey bana nazaran. Darülbedayi’nin gelenekten gelen sanat direktörü olmak. Bu kurumda o denli ince nüanslarla bir şeyleri ayarlamanız gerekir ki. Zira bizim kurumda usta çırak alakası kıymetli. Bu laf olsun diye söylenmiş bir şey değil. Usta çırak alakasıyla örülmüş bir zincir var burada, bu zincir de buraya aidiyet duygusu getirmiş. Hasebiyle tiyatronun kendi nüvesine kendi dinamiklerine muhalif bir şey yapıldığı vakit o aidiyet duygusu anında ayağa kalkıyor ve direnç gösteriyor.
YENİ MEVSİM DOLU DOLU
Yeni mevsime dopdolu bir repertuar ile hazırlandıklarını söyleyen usta oyuncu ile detayları natürel ki konuştuk. Yeni mevsimin yeni oyunları beni çok heyecanlandırdı lakin şimdilik bende gizli.
Şehir Tiyatrosu üzere eski yapılarda mutabakatla iş yapılması gerektiğinin altını çizen İşsever, “Bence bu periyodun en büyük artısı bu olacak. Bu vazifesi kabul ettiğimde herkes şunu çok âlâ biliyordu. Ben buraya hiç kimsenin mesleğini parlatmak için gelmedim, kendi mesleğim dahildir. Burada asolan kent tiyatrosudur. Kent tiyatrosunun mesleği parlayacak gerisinin hiç bir ehemmiyeti yok”
Daha şimdiden kent tiyatrolarında çok kıymetli işlere imza attı İşsever: “Çocuk Şenliği”, “Genç Günler Festivali” bunlardan yalnızca ikisi. Ayrıyeten Kent Tiyatroları oyunlarıyla 8. Frankfurt Türk Tiyatro Festivali’ne katıldı ve büyük beğeni topladı.
Bugünlerde ise yaz oyunlarına devam eden tiyatro, ağustos ayında da açık havada olacak.
Bize ise Kent Tiyayrosu’nun yeni dönemde, salonları dolu, alkışı bol olsun demek kalıyor.
65 YAŞ…
Usta çırak ilgisini konuşmuşken 65 yaş sorununa değinmemek olmazdı. Usta oyuncuya ne olacak ustalara diye soruyorum gözleri doluyor. “65 yaş problemi beni çok düşündürüyor zira o usta çırak bağındaki zinciri bundan sebep kaybettik biz. Ben bu tiyatroya girdiğim vakit Toron Ağabeyin kaç yaşında olduğunu bilmezdim. Benim için Toron Ağabey duayen bir oyuncuydu. Ben onunla birebir sahneyi paylaştığım için son derece keyifli bir süreç geçirirdim lakin tıpkı vakitte Suna abladan, Zihni Ağabeyden ve herkesten çok çok hoş şeyler öğrendik. Bu alıveriş ve bu zincir malesef bozuldu. Artık biz zorlama bir biçimde bunu tekrar tamir etmeye çalışıyoruz bu devirde. Nasıl yapıyoruz, bizden emekli olan büyüklerimizi tekrar kurum içerisinde hizmet alımıyla çağırıyoruz. Tiyatro çok profesyonel yapılan bir iştir, yaşlı rollerinin oynandığı bir oyunda ne yapalım yani, sakalları, saçları boyayıp gençleri mi çıkaralım müsamere gibi” diyor.