17 Ağustos 1999 tarihinde gece saat 03.02 sıralarında 7.4 büyüklüğünde Marmara depremi yaşanmıştı.
45 saniye süren bu deprem Türkiye tarihinin en uzun depremi olarak kayıtlara geçti. Felakette 18 bin 373 kişi hayatını kaybederken binlerce insan yaralandı, sakat kaldı ve kayboldu.
“Ailemden 10 kişi enkaz altında kaldı”
Deprem gecesi Muş’ta olduğunu söyleyen Salih Tekinok, “Ailemden 10 kişi Gölcük’te enkaz altında kaldı. Depremin olduğunu duyunca hemen buraya gelerek ailemi enkaz altında çıkardım. Ağabeyim, yengem, 5 yeğenim ve torunlarımız olmak üzere toplam 10 kişiyi depremde kaybettik. En küçüğü 9 aylık ve 1 yaşındaydı. Ağabeyimi 2-3 gün sonra enkaz altında kendi imkanlarımızla çıkardık. Ağabeyimin olduğu binada 52 kişi hayatını kaybetti.
“Çok büyük acı yaşadım”
8 yaşındaki yeğenimi de 14 saat sonra sağ çıkardık. Çok büyük acı yaşadım. Her gün, her hafta buraya gelip mezar taşlarına bakıyorum. Allah kimseye göstermesin. Deprem lafını duyunca yıkılıyorum. Annem, ağabeyimin acısına dayanamadı ve bir ay sonra vefat etti” dedi.
“Kardeşlerimi, annemi ve babamı kaybettim”
Depremi yaşayan Sadun Geven (45), “17 Ağustos depreminde ben de buradaydım ancak evde değildim. Arkadaşımın yanındaydım. Deprem olduğunu duyunca hemen eve geldim ve binamızın yerle bir olduğunu gördüm. 2 kız kardeşim, annem, babam ve erkek kardeşim olmak üzere toplam 5 kişiyi kaybettim. 2 kız kardeşimi de enkaz altından çıkardım. 23 sene geçmesine rağmen her saniye 17 Ağustos depremini yaşıyorum.
“Öldüğüm zaman beni annemin ve babamın yanına gömsünler”
Ben kıyamet koptu sandım, deprem diye bir şey bilmiyordum. Ne zaman ki ben bu depremi yaşadım, ailemin mezarını kendi ellerimle deştim işte o zaman depremin ne demek olduğunu anladım. Vasiyetimdir, öldüğüm zaman beni annemin babamın yanına gömsünler. Her buraya geldiğim zaman onları görmüş gibi oluyorum. Çok zor anlatamıyorum” diye konuştu.