Hürriyet gazetesi müellifi Sedat Ergin bugünkü köşesine Tahran’da düzenlenen Türkiye, Rusya ve İran Cumhurbaşkanları’nın katıldıkları Astana formatındaki Üçlü Tepe’de Hakan Fidan’ın varlığına dikkat çekerek MİT’in son aylarda düzenlediği İranlı casuslara yönelik operasyonları taşıdı.
Sedat Ergin “Türkiye, İran, İsrail üçgeninde bir açık kaynak taramasına takılan haberler” başlıklı yazısında MİT’in düzenlediği operasyonlar sonrası İsrail ve İran kanadından yapılan açıklamaları kaleme alırken bu münasebetlerin kuvvetli bir yerde yürüdüğünü söz etti.
Sedat Ergin’in yazısı şöyle:
Geçen hafta Tahran’da düzenlenen, Türkiye, Rusya ve İran Cumhurbaşkanları’nın katıldıkları Astana formatındaki Üçlü Tepe sırasında yürütülen ağır diplomatik faaliyet sırasında, fotoğraf karelerinde karşımıza çıkan simalardan biri de Ulusal İstihbarat Teşkilatı Lideri Hakan Fidan’dı.
Türkiye’nin istihbarat servisinin başındaki ismin Tahran’da projektörlerin altında olması, beni bilhassa son iki aydır gazetelerde sıkça önümden geçen birtakım haberleri hatırlamaya sevk etti. Fidan’ın yönettiği örgüt ile İran’ın isimleri birlikte geçiyordu bu haberlerde.
Bununla neyi anlatmak istiyorum? Sadece geçen haziran ayı ve sonuna gelmekte olduğumuz temmuz ayının gazete arşivleri hızla karıştırıldığında, MİT’in İran’ın İstanbul’da yürüttüğü kimi örtülü faaliyetlere karşı koyma manasındaki çalışmalarını mevzu alan birçok haberle karşılaşılabilir. Açık kaynaklarda daha da öncesine gidilirse, küçük çapta bir külliyat da belirebilir.
Örneğin, gazetemizin 24 Haziran tarihinde Çetin Aydın imzasıyla yedi sütun üzerinden yayımlanan ikinci manşet haberi “Suikastçılara Terasta Baskın” başlığını taşıyordu. Spotta “Hürriyet’in İstanbul’daki İsrail vatandaşlarına suikast düzenlemek için İran’dan geldiği tez edilen tetikçilerin ele geçirildiği operasyonun ayrıntılarına ulaştığı” belirtiliyordu.
İSRAİL DIŞİŞLERİ BAKANI ANKARA’DA TÜRK İSTİHBARATI VE POLİSİNE TEŞEKKÜR EDİNCE
İlginç bir nokta, bu manşet haberin bitişiğindeki bir fotoğrafta İsrail Dışişleri Bakanı Yair Lapid’in Ankara ziyareti sırasında Türk mevkidaşı Mevlüt Çavuşoğlu ile el sıkışırken görülmesiydi.
Şimdi bu fotoğrafın çekildiği bir gün öncesine, ikisinin 23 Haziran’da birlikte düzenledikleri basın toplantısına dönelim.
Bakan Çavuşoğlu, İsrailli konuğunun yanında yaptığı açıklamada bakın neler söylüyor:
“Ülkemizde İsrail vatandaşlarına yönelik terör tehdidi konusunda Sayın Lapid ile yakın temas halindeydik. Kurumlarımız ortasında daima istihbarat, bilgi paylaşımı gerçekleşti. Devlet Lideri Sayın Herzog da bu konuda Sayın Cumhurbaşkanımız Erdoğan ile görüştü. Güvenlik kurumlarımız yakın işbirliği içinde çalışmayı sürdürüyorlar. Şunu söylemek isterim. Bu cins olayların ülkemizde yaşanmasına hiçbir formda müsaade veremeyiz. Ülkemiz içinde bu çeşit hesaplaşmalara müsaade vermeyiz, terör akınlarına da müsaade vermemiz mümkün değildir. Bu bahiste gerekli bildiriler da verilmiştir.”
Burada Türkiye’ye gelen İsrail vatandaşlarına yönelen tehdidin öznesini söylem etmiyor Çavuşoğlu. İsimlendirmeyi kendisinden sonra kelam alan İsrail Dışişleri Bakanı Lapid yapıyor şu kelamlarıyla:
“Geçtiğimiz haftalarda İsrailli vatandaşların hayatı kurtuldu. Bu da Türkiye’nin İsrail ile gerek diplomatik gerek güvenlik hususlarında yapmış olduğu işbirliği sayesindedir. Bugün de yayımlandığı üzere, Türk istihbaratı yakın vakitte İstanbul’da bir İran komplosunu ortaya çıkarmıştır. Bu çalışmalar devam etmektedir. Türk hükümetini bu profesyonel uyum faaliyetleri için tebrik ediyoruz. Hem Türk hem İsrailli dışişleri ve istihbarat mensuplarına, polis teşkilatına şükranlarımızı sunuyorum.”
Bakan, akabinde İsrail vatandaşlarına Türkiye için yapmış oldukları seyahat ikazını değiştireceklerini söylüyor, “Türkiye bizim bir numaralı turist destinasyonlarımızdan biridir” diye konuşuyor.
Yair Lapid, bu ziyaretten bir hafta sonra 1 Temmuz tarihinde İsrail’de Başbakanlık vazifesini üstlenmiştir
İRAN DIŞİŞLERİ BAKANI: ‘BİZİM TÜRKİYE’YE HAYIRDAN ÖTEKİ TEMENNİMİZ YOK’
İran, Lapid’in bu tabirindeki kendisine dönük tespiti sonraki günü reddetmiştir. İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Said Hatibzade, yaptığı açıklamada Lapid’in kelamlarını “saçma” olarak niteleyip, “İddianın iki Müslüman ülke ortasındaki alakaları bozmak için tasarlanmış bir senaryo” olduğunu savunmuştur.
İlginçtir ki İsrail Dışişleri Bakanı’nın Ankara’dan ayrılmasından tam dört gün sonra 27 Haziran tarihinde bu sefer İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Buyruk Abdullahiyan Ankara’daydı. Türk kamuoyundaki tartışmalarda İranlı bakanın açıklamalarına daha çok Türkiye’nin Suriye’ye askeri harekâtına dayanak verip vermeyeceği noktasından yaklaşıldı.
Ancak kanaatimizce İran Dışişleri Bakanı’nın en hassas iletilerinden biri, konuşmasının sonunda kayda geçirdiği şu sözlerde yer alıyordu:
“Siz basın mensuplarının önünde bir kere daha vurgulamak istiyorum, İran İslam Cumhuriyeti için Türkiye’nin güvenliği, İran’ın güvenliği demektir. Bizim bölgeye, dost ve kardeş ülkeye hayırdan öteki temennimiz yoktur.”
Konuk bakanın bu tabiriyle, Suriye sorununa değinmenin yanı sıra, İran’ın örtülü faaliyetleriyle ilgili olarak Türk makamlarınca tekzip edilmeyen haberlerin, bu çerçevede kimi İranlıların gözaltına alınmış olması üzere gelişmelerin İran hakkında yarattığı olumsuz havayı da dağıtmak istediği varsayım edilebilir.
Gelgelelim İran devletinin Dışişleri dışındaki kimi ünitelerinin İstanbul’daki çalışmalarının, Abdullahiyan’ın “Bizim hayırdan diğer temennimiz yoktur” tabiriyle örtüştüğünü söylemek mümkün değildir.
TAHRAN DORUĞU VE TÜRK-İRAN İLGİLERİNDE YENİ ARGÜMANLI HEDEFLER
Geçtiğimiz hafta salı günü (19 Temmuz) Tahran’da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya Başkanı Vladimir Putin ve İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ortasındaki Astana formatındaki üçlü tepe gerçekleşti. Bu dorukta üç ülkenin başkanları yaptıkları açıklamalarda ABD’nin Suriye’de Fırat’ın doğusundan çekilmesi konusunda tıpkı iletisi verdiler.
Yayımlanan ortak açıklamada üç ülke ortasında bunun üzere birçok başlıkta mutabakat noktaları vurgulandı. İsrail’e de göndermeler vardı bu bağlamda. Örneğin “İsrail’in, sivil altyapı dahil Suriye’deki askeri hücumlarının kınanması” ortak noktalardan biriydi.
Tahran ziyareti birebir vakitte Türkiye ile İran ortasında ikili seviyede en üst düzeydeki resmi organ olan Yüksek Seviyeli İşbirliği Konseyi’nin yedinci toplantısına da mesken sahipliği yaptı. Erdoğan ve Reisi’nin başkanlık ettikleri bu toplantı, Türkiye ile İran ortasında ikili seviyedeki işbirliğinin ağırlaştırılması konusunda da kuvvetli bildirilere sahne oldu.
Erdoğan, iki ülkenin “kararlı yürüyüşüyle” ticaret hacminin 30 milyar dolara yükseltilmesi maksadını vurguladı. Savunma endüstrisi ile petrol ve doğalgaz alanında atılacak adımlarla bu sürecin hızlandırılabileceğini söyledi. Cumhurbaşkanı, Türkiye’nin savunma endüstrisi alanındaki önemli sıçramasına atıf yaparak “Bu bahisteki dayanışmamızı çok fakat çok önemsiyorum” dedi.
VE GEÇENLERDE AJANSLARA DÜŞEN SON BİR HABER
Geçen haftanın sonuna hakikat cuma günü AA ve DHA kaynak gösterilerek birçok gazetenin web sitesinde yer alan benzeri içerikteki haberlerde, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından İsrail vatandaşlarına yönelik harekette bulunulacağı ihbar ve tespitleri üzerine başlatılan soruşturma hakkındaki son bir gelişmeden kelam ediliyordu.
Bu haberlere nazaran, askeri ve siyasi casusluk kabahatlerine yönelik soruşturma kapsamında yürütülen operasyonların birincisinde İran asıllı beş kuşkulu 17 Haziran’da gözaltına alınmış, bunlardan dördü 29 Haziran’da tutuklanmıştı.
Haberlerde, birebir soruşturma kapsamında devam eden çalışmalarda İran asıllı üç şüphelinin daha 14 Temmuz’da gözaltına alındığı ve bu şüphelilerin de hâkimlikteki sorgularının akabinde tutuklandığı (22 Temmuz) belirtiliyordu. Şüphelilerde bulunan tabancaların, susturucuların dökümü de vardı bu haberlerde.
Bakın, açık kaynakları yakından izlemek, bu münasebetlerin ne kadar güç ve karmaşık yerlerde yürüdüğünü göstermeye kâfi olmalıdır.”